*Bu yazıdaki önerilerim hala geçerli ama daha güncel ve kapsamlı bir liste isterseniz yeni yazıyı da okumanızı tavsiye ederim*
Londra, yeme-içme meraklıları için bir nevi Disneyland sayılabilir. Günün her öğünü için, dünyanın her mutfağı için en güzel yerler bu şehirde. Kahvaltı ve brunch için de keza çok fazla seçenek var, gez gez bitmez. 🙂 Bu yüzden Londra’ya gitmeyi planlayanlara yardımcı olmak için 5 önerimi (+1 de bonus) paylaşıyorum:

1- Breakfast Club
Londra’da kahvaltı için kimden tavsiye isteseniz duyacağınız yerlerden biri Breakfast Club. Burger and Lobster gibi burası da Londra’ya gelenlerin to-do listelerinde bu yüzden siz de geri kalmayın bence. 🙂 Breakfast Club, Londra’nın etrafında birkaç şubesi bulunan bir kafe zinciri ve konseptleri tamamen kahvaltı üzerine kurulu! İçeride 90’lardan tanıdık pop müzikleri çalan, güleryüzlü ve neşeli çalışanları ile insana kendini mutlu hissettiren bir yer. (Ayrıca favori filmlerden birinin ismini taşıyor daha ne olsun!)
Pancakeleri ısrarla tavsiyem (porsiyonu oldukça doyurucu, Türkiye’de olduğu gibi iki adet ufacık pancake gelmiyor); ayrıca yalnızca haftasonları servis ettikleri “chorizo hash” de güzel bir alternatif olabilir. Kahveleri ise biraz sıradan fakat servis ettikleri sempatik bardakları ile güzel bir çay içmek daha iyi bir tercih olabilir. Bazen uzun sıralar olabiliyor haberiniz olsun, en güzel şubeleri Soho ve Hoxton.

2- Dishoom
Londra’da birkaç şubesi olan “İrani Cafe” konseptli modern bir Hint restoranı. Her detaya özenildiğini yalnızca ambiyansı veya menüsü ile değil, servisi ve çalışanları ile de belli eden yerlerden.
“İrani Cafe” nedir derseniz, sizi Google araştırmasından kurtarayım: 1800’lerin sonuna doğru Bombay’de İran’dan gelenler tarafından birçok şık kafe açılmış ve bu trend özellikle 1960’larda zirveye ulaşmış. O zamanlar 400 civarı “İrani Cafe” varken günümüzde bu 20’lere kadar düşmüş. Yani eski bir geleneği Londra’da canlandırmışlar denebilir.

Her öğün için menüsü olan mekanın bence kahvaltısı menüsü öne çıkıyor. Tavsiyem özellikle güneşli bir havada kesinlikle Shoreditch’deki şubesine gitmeniz ve bahçesinde oturmanız. Yarattıkları ambiyans ile insan kendini başka bir yere gitmiş gibi hissediyor.
Yemek olarak çok enteresan, Hint ve İran kültürünün sentezi olan yerel seçenekler var. Ben pek deneysel davranmayıp kişnişli Bombay omleti aldım. Ayrıca granola, meyveli yoğurt gibi güncel tatlar da mevcut.
Not: Kahvaltı servisi 11.45’e kadar devam ediyor ama daha geç gidip kapıdan dönerseniz bunun telafisini yapmayı düşünecek kadar da kibarlar. Uzun bekleme sıraları var, rezervasyonsuz gitmeyin.

3- Albion
Shoreditch’de Dishoom ile karşılıklı komşu olan bu mekan da benim favorilerimden oldu! Organik ürünleri, sağlıklı seçeneklerden oluşan çok geniş kahvaltı menüsü ve özellikle güneşli havalarda sokağa bakan masaları ile bayıldım! Beslenme uzmanı Chris Sandel‘ın hazırladığı sağlıklı seçeneklerden poşe yumurta ve ıspanak ile hazırlanan potato hash’ten aldım, tavsiye ederim.

4- Cereal Killer
Yine Shoreditch’ten bir öneri oldu fakat bu bölge bizim Karaköy gibi bir zamanlar kimsenin uğramadığı bir yerden bir sürü kafenin, restoranın, galerilerin olduğu çok hareketli bir yere dönüşmüş durumda bu yüzden buradan öneriler çıkması şaşırtmamalı 🙂
Cereal Killer, Shoreditch’deki dönüşümün vitrinlerinden biri olarak görülüyor, hatta mahalle halkı tarafından geçen yıl yapılan gentrification (“soylulaştırma”) karşıtı protestolarda doğrudan burası hedef alınmış.
Peki nedir bu Cereal Killer? İsminden de tahmin edebileceğiniz gibi sadece cereal yani kahvaltılık gevrek servis eden bir yer. İlk başta kulağa biraz absürd gelebilir ama Amerika’dan İsrail’e dünyanın her yerinden enteresan cereal’ları ithal edip bunu bir konsept haline getirmişler. Burayı kuran kardeşler tüm dükkanı bu çizgi doğrultusunda 80’ler nostaljisi ile oluşturmuşlar, mesela televizyonlarda eski çizgi filmler oynuyor veya tek kişilik yatak üzerinde yatarak kahvaltınızı yiyebiliyorsunuz. Basit bir konsepti en güzel şekilde yansıtmışlar. Ve o kadar ender bulunacak cereal’lar var ki, insan içeri girince etrafı bir müzedeymiş gibi inceliyor (mesela Monopoly’li, Jurassic Park’lı vs.) Cereal’ınızı başka çeşitler ile karıştırabiliyorsunuz, çikolatalı sütle içebiliyorsunuz veya üzerine marshmellow gibi malzemeler ekleyebiliyorsunuz. Burası o kadar popüler hale gelmiş ki, bu yıl ikinci bir şube açmışlar. İçinizdeki çocuk için buraya gitmelisiniz. 🙂

Ayrıca çok güzel, tam bir kalori günahı ama ayrıca tam instagramlık içecekleri var, tavsiyem. (bkz. üstteki foto)
Joker: Bill’s
Bill’s bizim Midpoint gibi, İngiltere’nin birçok şehrinde bulabileceğiniz bir kafe zinciri (fakat Midpoint’ten daha özenli). Eğer rahat bir ortamda güzel bir kahvaltı arıyorsanız şehrin birçok yerinde olan Bill’s çok güzel bir alternatif olabilir. Buranın da pancakeleri çok güzel (pancake fan’ı olduğumu sanırım anladınız). Ayrıca restoranlarda reçeller, zeytinyağı vs gibi kendi ürünleri de satılıyor, bir yandan kahvaltı yapıp bir yandan alışveriş yapabilirsiniz. 🙂

Bonus: Henüz gidemediğim ama kahvaltısı hakkında çok güzel yorumlar okuduğum Wolseley‘i de incelemek isteyenler için listeye ekliyorum. Avrupa’daki köklü kafelerin tarzında oluşturulmuş bu restoranı özellikle brunch’ı için ünlüler tercih ediyormuş. Mayfair’da bulunuyor ve önerilerim arasındaki en posh seçenek.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Londra’da 4 günde 4 mutfak
Noel zamanı Londra’da yapılacak 7 şey
*Bu yazıdaki önerilerim hala geçerli ama daha güncel ve kapsamlı bir liste isterseniz yeni yazıyı da okumanızı tavsiye ederim*
Pingback: Londra’da 4 günde 4 mutfak – Emre Onar
Pingback: Noel zamanı Londra’da yapılacak 7 şey – Emre Onar