Arnavutköy’ün yeniden doğuşu

Çok değil, bundan daha iki yıl öncesine kadar Boğaz’da balık yemek için veya gece çıktıktan sonra mantı durağı olarak akıllarda olan Arnavutköy; iki yıl içinde hızlı bir dönüşümle Karaköy’ün Asmalımescit’ten devraldığı gece hayatı tacını almaya başladı (hatta aldı bile).

Tam iki yıl önce Any’nin açılması ile beraber Arnavutköy’de alıştığımız balık restoranlarının dışında farklı bir alternatif oluştu ve bir anda gece çıkarken alternatif bir rota olarak Arnavutköy yer etmeye başladı. Özellikle bu yıl ardı ardına birçok mekan açılınca Arnavutköy şu anda en popüler günlerini yaşıyor ve daha devamı da geleceğe benziyor. O kadar hızlı oldu ki bir baktık her haftasonu Arnavutköy’e gitmeye başlamışız! Bunda tabii hem buraya açılan yeni ve güzel mekanların hem de bu sene Karaköy’de açılan barların/kulüplerin tarz olarak ‘Karaköy ruhu’nda uzakta olması ve de yine aynı mekanların müşterilere tutumları etkili oldu. (buna ilerde ayrı bir yazıda değineceğim)

Kısacası, insanlar aradıkları rahat ve cool ortamı burada tekrar buldu. Yeni açılan Hudson, Alexandra, Whisper gibi mekanlar hem Any’nin çizgisini devam ettirdi hem de skalayı genişletti ve hepsi Arnavutköy’ün gece hayatına kimlik kazandıran yerler oldu. Ve bu hareketlilik bitecek gibi durmuyor; hatta mesela Galata’daki, yemekleri ve terasıyla müdavimlerini yaratan restoran, Robin’s de bu yaz Arnavutköy’e taşınıyormuş. Yeni yerler açıladursun, merak edenlere Arnavutköy’deki mevcut yenilerin kısa bir özeti:

Any

Yukarıda yazdığım gibi, semtteki değişimin başını çeken yer Any oldu. Tam bir mahalle bistrosu olarak haftaiçi iş çıkışı bir şeyler atıştırmak/içmek, aynı şekilde haftasonu gece takılmak, hatta haftasonu kahvaltı için de ideal bir yer. Hem rahatlığı hem de tanıdık insanlarla karşılaşmak artısı. Bira çeşitliliği ve güzel house müzik ile öne çıkıyor. Ayrıca ikincikatı doğumgünü kutlamaları için ideal.

Alexandra Cokctail Bar

Burası hızlı bir şekilde benim favorilerime girdi! İki katlı oluşu ile biraz Any’yi andırıyor ama üst katı “evin salonu” tadındaki havası ile ayrı bir samimiyet veriyor. Adındaki “cocktail bar”a yakışır bir şekilde birbirinden güzel 10 koktelyden oluşan basit bir kokteyl menüleri var ve burada tattığım kokteyller İstanbul’un en iyilerine girer. Garsonlar da menüye hakim ve baya detaylı bilgi veriyorlar. Benim favorim Passiflora ve Knock Knock isimli kokteylleri oldu, tavsiye ederim. Müzikler de oldukça güzel.

Luzia

Geçtiğimiz yaz açıldığı gibi dikkatleri çekti. Mahallenin daha alternatif mekanı diyebiliriz. Burası da iki katlı bir yer; alt kat daha çok oturmalık, üst katta ise akşamları DJ performans oluyor. Alexandra’ya göre biraz daha ortam ve müdavimler olarak biraz daha “mahalle kafası” var diyebilirim. Kokteylleri ve ev yapımı tatlıları güzel. Ayrıca menüsünde vegan alternatifler de var.

Hudson

“Arnavutköy’ün Lucca’sı” olma iddiasıyla ortaya çıkan, Hardal’ların sahibi Uğur Karabayır’ın yeni mekanı. Özellikle haftasonu akşamları Dj Mono, Murat Tokuz gibi başarılı ve belirli bir çizgisi olan dj’ler ile dikkatleri çekti. Kokteylleri görsel olarak güzel gözükse de hem ben hem de arkadaşlarım kokteyllerine pek bayılmadık. Hem lezzet hem de lezzete bağlı olarak fiyat açısından kokteylleri tavsiye edemiyorum. (Ben Thai Chili’den almıştım) Ama cin tonik eşliğinde Dj Mono’nun çaldığı bir Cumartesi akşamı planlarınızı eklemenizi tavsiye ederim. Bu arada kahvaltısı da başarılı, pancake’leri tavsiye.

Whisper

Henüz gitmeye fırsat bulamadığım, Arnavutköy’ün bir başka yeni mekanı. Zevkine güvendiğim arkadaşlarımdan duyduğuma göre içerisinin ortamı çok keyifli olmasa da özellikle bahçesinin ve kokteyllerinin güzel olduğu söyleniyor. Benim de her önünden geçişimde gözüm bahçesindeki masalara takılıyor. En kısa zamanda denenesi.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
Balat: yeni Karaköy olur mu?
Bu kış İstanbul’da gidilecek 4 semt
Karaköy’de hala gidilebilecek 10 yer
İstanbul’da güzel kokteyl içebileceğiniz 9 yer