Kahvede dördüncü dalga mı geliyor?

Son yıllarda malumunuz İstanbul’da tam anlamıyla bir kahve çılgınlığı yaşanıyor. Starbucks gibi zincirlerden sonra etrafı third wave coffeeshop’lar (üçüncü dalga kahveciler) sardı. Hatta eskiden yeni açılan kahvecileri gidip denerken şimdi artık yeni açılan kahvecileri takip etmek bile imkansız hale geldi denebilir. Türkler olarak aslında ironik bi şekilde bir yandan yeniliğe oldukça açık olduğumuzu düşünüyorum zira dünya metropolleri arasında en yaygın cold brew yapan kahveci olan şehirlerden biri de İstanbul’muş! Aslında pek şaşırmadım. Ve cidden yeni bir trendi sevdiğimiz takdirde sonuna kadar tüketiyoruz.

Dünyada da şu an malum üçüncü dalga kahveciler ve cold brew oldukça trendy durumda. Hatta Wyndham Hotel Group’un lüks markası olan Wyndham Grand’lar da bundan böyle otellerinde cold brew servisi yapmaya karar vermişler. Cold brew bildiğiniz/bilmediğiniz gibi üçüncü dalga kahvecilerde bulunan, minimum 12 saat damıtılarak yapılan bir kahve çeşidi. Artık tüm dünyada insanların zevkleri ve aradıkları şeyler kesinlikle daha nişleşiyor ve bu projedeki amaç da zevklerine düşkün, trendleri takip eden gezginleri artık seyahat ettikleri yerlerde de zevklerinden mahrum bırakmamak. Artık bu devirde markalar için de farklılaşmak adına bu tür trendleri sahiplenmek oldukça önemli..

Bu arada bu trendler tabii geliştikçe kendi iş alanlarını da oluşturuyorlar. Mesela: Wyndham Grand bu proje için kendi otellerine özel altı tane cold brew’lu kokteyl hazırlamaları için ünlü bir miksolojist ve kafein şefi (chef de caffeine) ile anlaşmışlar. Bakın size yeni yeni alanlar, yeni titlelar. (O iki kişi Stephanie Izard ve Ivy Mix)

Geçtiğimiz hafta Chicago, Doha, Londra, Shenzen ve İstanbul’da eşzamanlı bir lansman ile duyurulan proje yakında İstanbul’da başlıyor. Türkiye’de otellere kahveyi tedarik edecek firma ise Nişantaşı’ndaki dükkanı ile hepimizin bildiği Ministry of Coffee yani M.O.C. (Meğer kendilerinin Tarabya’da bir roastery’leri bulunuyormuş ve İstanbul’daki çoğu restorana kahveleri onlar tedarik ediyormuş.)

Bu arada cold brew en düşük maliyetli içeceklerden biriymiş, hiçbir elektrik vs gibi teknik şeye gerek yokmuş ve yalnızca kendi özel damıtma düzeneğini kurmanız ve minimum 12 saat kendi halinde bırakmanız gerekiyormuş. Sonrasında buz ve yanında tercihe göre süt ve şurup ile servis ediyorsunuz, that’s it. Bir litresinin maliyeti ise 1.5 tl gibi bir şey tutuyormuş, kafelerde ise minimum 10 tlden satılıyor malum. Fakat o teçhizatın 5.000 tl gibi rakamlardan başladığını da not düşeyim 🙂

Bu arada üçüncü dalga kahveciler patlama yaşarken bu proje ile aslında dördüncü dalgaya da dokunulduğunu öğrenmiş oldum. M.O.C.’un miksolojistlerin söylediğine göre artık dördüncü dalga kahveye doğru geçiş başlıyormuş ve bu da Wyndham Grand’ların yaptığı gibi  kahve ile yapılan alkollü/alkolsüz kokteyller. Hatta 2015 yazında M.O.C. Suada’da açtığı şubesinde böyle denemeler yapmış. Pina Colada, Sex on the Beach gibi kokteylleri düşünün fakat ana maddesi cold brew! Wyndham Grand Istanbul Levent’teki lansman sırasında deneme fırsatım oldu, oldukça farklı tatlar ortaya çıkmış ve farklı kokteyller seven biri olarak yaygınlaşmasını dört gözle bekliyorum.

İstanbul’un da trendleri yakalayan bir dünya şehri olarak bu proje lansmanı için seçilmesi oldukça ilginç ve de güzel. Wyndham Grand’larda yakında her gün bir nevi happy hour gibi 16-18 saatleri arasında bu özel kokteylleri ve cold brew’u tadabileceksiniz.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
İstanbul’da güzel kokteyl içebileceğiniz 9 yer
Bu kış İstanbul’da gidilecek 4 semt