Karaköy’de hala gidilebilecek 10 yer

Daha önce birkaç yazımda kısaca bahsetmiştim fakat ne yazık ki bundan 3-4 sene hızlıca yükselen Karaköy aynı hızla düşüşe geçti. Bunun elbette birkaç sebebi var ama asıl nedeni hem İstanbulluların aşırı hızlı tüketimi hem de birbiri ardına açılan zevksiz mekanlar diye düşünüyorum.

En son sanırım geçen yıl Mayıs gibi gittim ve zaten araya yaz girdi falan derken o gidişim son oldu. Bir Türkiye klasiği olarak aşırı popüler olan bir semt; orada tutmuş yerlerin kötü kopyalarının birer-ikişer açılması ve semtin öncüsü olan yerlerin hedef kitlesinden tamamen alakasız insanlar dolması. Son gittiğimde Karaköy’de yine adım atacak yer yoktu ama ilk kez rahatsız olduğumu hissettim. Ayrıca eskiden her açılan yeni kafede farklı detaylar keşfedebileceğimi, menüsünde veya iç tasarımında hayran kalabileceğim bir şeyler bulabileceğimi bilirken; son zamanlarda açılan yerlere bakıp birbirinin kopyası olmuş, özelliksiz ve “insanlar şunlara bayılıyor o zaman hepsini ekleyelim” mentalitesi ile konsept karmaşası yaşayan mekanlar bulunca biraz keyfim kaçtı. Ayrıca Goya ve Madeo gibi kapısında bodyguardları ile Karaköy ruhuyla alakasız mekanların ortaya çıkması, hatta Hande Yener’in Sebastian isimli Türkçe pop kulübü ve bu yıl açılacak Sess gibi Karaköy konsepti ile tamamen uzak yerler ve bunların getirdiği kitleler de yine bu düşüşü hızlandırıyor elbette. Her popüler yere her konsepti taşımak gibi bir derdimiz var nedense. 🙂

Fakat bütün bunlara rağmen yazının başında belirttiğim, o güzel detayları ve ambiyansları ile beni Karaköy’e bağlamış olan mekanlar artık Karaköy’e gitmem için kendileri birer neden oluyor. Benim için artık “klasik” haline gelmiş olan ve de gitmekten sıkılmayacağım yerleri listeledim. Bakalım favorilerimiz tutacak mı? 🙂

1) Mum’s
Fransız Geçidi’nin sonunda kardeş dükkanı Pap’s ile karşılıklı bulunan Mum’s Bakery; tatlıları ile bir numara. İç kısmı her zaman çok ‘cozy’ bir his veriyor ve kışın gidip evde gibi rahatça oturmak için ideal. Havalar ısınınca dışardaki masaları da peoplewatching yapmak için ideal. Asla kapanmasını istemeyeceğim ve Karaköy’e gidince oturmak için ilk aklıma gelen yerlerden.

Kardeş dükkanı (ya da isminden mütevellit eş dükkanı) Pap’s Pizzeria da özellikle güzel bir akşam yemeği için ideal. İnsana sanki İtalya’da küçük ve sevimli bir pizzeria’daymış hissi veriyor.

2) Dem
Eğer gitmemiş olan varsa ilk fırsatta gitmesini tavsiye ediyorum. Dem, bilimum çayı bulabileceğiniz muhteşem bir “çayevi”. Menüsündeki farklı, nadir bulunan ve lezzetli çayları (ve her çay ile gelen farklı demlikleri) haricinde sıcak ortamı da insanı buraya bağlıyor. Ayrıca ilgilenen arkadaşlar ve ekip de süper ilgili ve sıcakkanlı!
(Not: Bourbon vanilla çayı favorim!)

3) Bej
Lal Dedeoğlu’nun mekanı Bej, Karaköy’deki dönüşümün öncüsü mekanlardan. Fransız Geçidi’nin hemen girişinde yer alan Bej, hem içi hem de dışarıda Karaköy mekanlarına göre geniş sayılabilecek açık alanı ile güzel bir akşam yemeği için her zaman ilk tercihim.

4) Karabatak
Karabatak, Bej ile beraber Karaköy’de her şeyi başlatan yerlerden. Karabatak’ta özellikle yazın dışarı attıkları sandalyelerde sokağın üstünü örten ışıkların altında oturup kahve içmek ve gelen geçeni izlemek veya kitabınızı okumak gerçek bir keyif.

5) Ops
Aslında Ops’un menüsünü hiçbir zaman sevemedim ama tam köşede yer alması ve büyük koltuğu ile kışın gidip saatlerce kalkmak istemediğim bir yer haline geliyor.

6) Fil
Önerilerim arasında Karaköy’e açılan en yeni yerlerden (ve sanırım buradan sonra bir daha enteresan bir yer açılamadı). Kitap konsepti, içerideki salıncakları, tam köşede bulunması ve önündeki sevimli yeşil sandalyeleri ile çok sıcak, çok keyifli bir yer. İnsana başka bir ülkedeymiş hissi veriyor.

7) Press
Aslında Press’in kahvelerine bayıldığımı söyleyemem ama açıkçası buranın çalışanları sayesinde Press benim Karaköy’deki favorilerimden biri oldu. Her zaman aşırı ilgililer, sıcakkanlılar ve insana kendini tanıdık bir yerde hissettiriyorlar. Press’in oreolu cheesecake’i ve bilimum tatlısı ise artısı. Dem’in hemen yanında.

8) Karaköy Lokantası
Karaköy listesi yapıp Karaköy Lokantası olmadan olur mu! Muhteşem mezeleri kadar mavi fayansları da alamet-i farikası olan mekan, Türkiye’ye gelen yabancı misafirlerinizi götürebileceğiniz klasikleşmiş bir yer.

9) Mana
Bej ile beraber Fransız Geçidi’nin girişinde bulunan Mana da Karaköy’ün artık klasiklerinden. Modern meyhane konseptinin öncülerinden Mana, her zaman gözü kapalı gidebileceğiniz bir yer. Güzel servis ve güzel yemek garantisi veren ender yerlerden biri.

10) Mükellef
Haze Hotel’in girişinde açılan Arda Türkmen’in Forneria’sı beklenen ilgiyi yaratmamıştı ama Mükellef ile tam tersi oldu! Aynı otelin teras katında bulunan Mükellef için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor! Mezeler çok lezzetli ve Karaköy’deki çoğu yerde olmayan manzarası da artısı. Kahvaltısı için de çok güzel şeyler duyuyorum, en yakın zamanda denemek üzere listemde.

Bonus: Finn
Son zamanlarda yükselişe geçen kokteyl trendini yakalayan güzel bir yer arıyorsanız Finn önerim. Hem kokteylleri hem de müzikleri çok güzel. Ayrıca bar bölümünün yeşiller fışkıran tasarımını da çok seviyorum. Kokteyllerden “Forbidden Pear” ile passionfruit ve chili’li olan hafif acı kokteylleri favorim.

Bunlar da ilginizi çekebilir:
Bu kış İstanbul’da gidilecek 4 semt
İstanbul’da güzel kokteyl içebileceğiniz 9 yer